İZMİR SUİKASTI
‘Benim naçiz vücudum, bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ Sözünü çok fazla duymuş olabilirsiniz. Peki, bu sözün hangi olaydan sonra söylendiğini biliyor musunuz? Biz bu yazımızda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli olaylarından biri olan İzmir Suikastı dosyasını incelemeye karar verdik. Haydi, bu olaya detaylıca bir göz atalım.
Osmanlı Devleti’nin son
on senesinde iktidarda olan ittihatçılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş
devrinde de varlıklarını korumayı başarmışlardı. Ancak ittihatçı bazı isimler Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal’den rahatsızlık duyarak sahip olduğu makamdan gitmesini istiyordu.
Bu isteği darbe ile yerine getirmek mümkün değildi. Zira Mustafa Kemal orduyu
güvenilir ellere teslim etmişti. Onlar için tek yol Mustafa Kemal’in
öldürülmesiydi.(1)
Mustafa
Kemal Cumhurbaşkanı olduğundan itibaren suikast haberleri gündemde dolaşıyordu.(2)
Cumhuriyetin ilk aylarında Mustafa Kemal’e bir suikast tertip edileceği haberi
alınmıştı. Bu, Mustafa Kemale Yönelik ilk suikast girişimiydi. Bunun üzerine
inceleme başlatan hükümet, Rüsumat memuru İlyas Sami Kalkavanoğlu, Bnb. Dayı
Mesut Gürbüz, Sandalcılar Derneği eski başkanı Rizeli Ali Osman ile aynı
derneğin tahsildarı Hasan Kahya, Yenibahçeli Şükrü ve eski Ankara Valisi Abdülkadir’i
gözaltını almışlardı. Bu isimler istiklal mahkemesine çıkartılmış ve haklarında
tutuklanması kararı verilmiştir. Lakin 5 Şubat 1924 yılında yargılama sonucunda
sanıklardan sadece Ali Osman’a Cumhuriyet yerine saltanatı geri getirmeye
çalışmasından ötürü 1 yıl hapis cezası verilmiş, diğer sanıklar hakkında beraat
kararı verilmiştir.(3)
İlerleyen
aylarda sahne sırası artık ittihatçılardaydı. İttihatçılar meşhur İzmir suikastından
öncede suikast tertip etmişlerdi. İlk planladıkları Suikastı Ankara da yapmak
istemişlerdi. Bu suikast planını ortaya atan eski maarif nazırı Şükrü Beydir.
Tetikçi olarak da ziya Hurşit seçilmişti. (4) Ayrıca bu iki isim dışında Laz
İsmail, Gürcü Yusuf, Eskişehir mebusu Albay Arif Bey bu suikast tertibinin
içinde yer almıştır. Ancak bu suikast tertibi eyleme geçmemiştir. (5)
Burada
bir noktaya değinmek önem arz etmektedir. Ziya Hurşit ismini biraz
irdelediğimizde Mustafa Kemal ile hususi bir sorunu olduğunu görmekteyiz. 1921
yılında Mustafa Kemal Sakarya savaşı dönüşünde meclisin önünde toplanmış ve onu
karşılamak üzere bekleyen milletvekillerinin arasında karışarak tüm teveccühü
kendi üzerinde toplamıştır. Ziya Hurşit ise geride tek başına kalmıştı. Bunun
üzere Ziya Hurşit Meclis'in toplantı salonundaki kara tahtaya "Bir millet
putunu kendi yapar, kendi tapar." diye yazmıştı(6) Ayrıca Ziya Hurşit
birinci mecliste milletvekilliği yapmış ve saltanatın kaldırılması kararının
oylamasında tek ret oyu veren isimdir.(7)
Ziya Hurşit ölümden korkmayan gözü pek biriydi. Birinci mecliste muhalif olan ikinci gruptan yana olmuş ve özellikle Trabzon milletvekili Ali Şükrü Beyle yakın ilişkiler kurmuş, ondan etkilenmiş ve adeta onun fedaisi konumunda bulunmuştu. Ali Şükrü Bey’in Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı Milis Yarbay Giresunlu Topal Osman Ağa tarafından öldürülmesi, Ziya Hurşit’in yüreğinde derin yaralar açmıştı. Bununla birlikte cinayet emrini Mustafa Kemal’in verdiği yönündeki söylentiler neticesinde Ziya Hurşit şiddetli bir öfke duyarak intikam alma duygusuna kapılmıştı.(8) Bunun dışında muhalif olması gerekçe gösterilerek mebuslar tarafından dışlanması, toplantılara davet edilmemesi(9) ve Nisan ayında yapılan seçimlerde adaylıktan düşürülerek yerine abisinin aday gösterilmesi kendisini üzmüş ve öç ama duygunun daha da şiddetlendirmiştir. (10) Bu duyguları zapt edemeyen Ziya Hurşit Mustafa Kemal’i öldürmeye karar vermişti. İlk başta kendisi Mustafa Kemal’i meclis locasında iken vurmayı düşünmüş, bu düşüncesi uygulayabilme olasılığını değerlendirmek için meclise gitmiş ancak durumun elverişli olmadığını anlayınca bu düşüncesinden vazgeçmişti.(11)
Ankara da düzenlenecek olan suikastın başarısız
olmasından sonra İttihatçılar bu sefer Bursa da Cumhurbaşkanına suikast tertip
etmeyi düşünmüşlerdi. Bu şehrin seçilmesindeki neden Mustafa Kemal’in 20 Mayıs
- 13 Haziran 1926 tarihleri arasında Bursa’yı ziyaret etmesinden dolayıdır.
Fakat Bursa da yapılması düşünülen suikastta sonuçsuz kalmıştır. Nihayetinde ittihatçılar
Mustafa Kemal’in İzmir’i ziyaret edeceğini öğrenmiş ve suikastın bu şehirde
yapılması karar vermişlerdir İlk olarak suikast planı Ziya Hurşit, Abdülkadir,
Baytar Rasim’in katıldığı Şükrü Bey’in evinde yapılan toplantıda hazırlandı.
Toplantıda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in kesin olarak öldürülmesine karar
verildi. Bu suikast için Laz İsmail ve Gürcü Yusuf Şükrü Bey’in evinde bulunan
silahları alıp Gül Cemal vapuru ile İzmir’e gittiler. 11 Haziran 1926 da İzmir de
olan Ziya Hurşit, Laz İsmail ve Gürcü Yusuf dikkat çekmemek için ayrı otellere
yerleştiler. Bu sıralarda Sarı Edip’te suikast tertibi içinde yer aldı. Daha sonra
Sarı Edip, Ziya Hurşit’i Çopur Hilmi ve Giritli Şevki ile tanıştırdı. Böylece
suikast kadrosu daha da genişledi. 12 Haziranda Karşıyaka’da İdris diye bilinen
bir kişinin evine giden suikastçılar orada palanın uygulama aşamasını istişare
ettiler. İstişarenin sonucunda Mustafa kemalin öldürüleceği yer Gaffarzade
Oteli civarındaki tuhafiyeci Nuri Efendi’nin mağazasının yanındaki dar sokağın
dönemeciydi.(12) Bu yerin seçilmesinin nedeni Mustafa Kemalin konvoyu bu
dönemeçte yavaşlamak zorunda olmasıdır. (13) Suikastta dinamitte kullanılması
için Sarı Edip iki dinamiti Laz İsmail’e verdi. Ertesi gün Giritli Şevki’nin
evinde toplanan suikastçılar görev konusunda anlaşarak herkesin görevi
belirlenmiş oldu. Suikast planına göre Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Ziya Hurşit
Mustafa Kemal’in üzerine önce ateş edecekler, daha sonra ise dinamitleri
patlatacaklar ve kargaşadan yararlanıp olay yerinden kaçmaya başlayacaklardı. Çopur
Hilmi ve Giritli Şevki ise Üç yol ağızında otomobil ile onları bekleyeceklerdi.(14)
Otomobille önce Karşıyaka’ya gidecekler, daha sonra Giritli şevki onları
motoruyla Yunanistan’ın Sakız adasına bırakacaktı.(15)
Plan
hazırdı, sadece zamanı geldiğinde uygulanması gerekiyordu. Ancak bu plan
uygulanmadan deşifre olmuştu. Çünkü Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişinin
ertelenmesi –beklenmedik bir şekilde Balıkesir’de bir gün daha kalmaya karar
vermişti-, Sarı Edib ve Manisa mebusu Abidin Bey’in suikasttan önce İstanbul’a gitmesi,(16)
Giritli Şevki’yi kuşkuya düşürmüş ve suikasttan vazgeçildiği zannına kapılarak
kendisi ihbar edilmeden kendisini kurtarmak için suikast planın İzmir Valisi
Kazım Paşa’ya ı ihbar etmiştir.(17) İhbar üzerine derhal harekete geçen emniyet
güçleri 15 Haziran sabahı Ziya Hurşit Gaffarzade Oteli’nde, Laz İsmail ile
Gürcü Yusuf Ragıppaşa Oteli’nde, Çopur Hilmi ise Karşıyaka’daki kardeşinin
evinde tabancalarıyla birlikte yakaladılar.(18)
Ziya
Hurşit emniyet yetkilerince yapılan sorguda suikastın içinde olan herkesin
ismini söylemişti. Diğer suikastçılarında itirafçı olmalarıyla geniş çaplı bir
soruşturma başlatıldı.17 Haziran’da Sarı Efe Edip Bristol Oteli’nde iki gün
sonrada Şükrü Bey yakalandı.(19) Tutuklamalar devam ederken Kara Kemal ve Eski Ankara
Valisi Abdülkadir Bey kaçıp gizlenmişlerdi. Kara Kemal İstanbul’da evinde
saklanıyordu. Polisler eve ani bir baskın verince Kara Kemal evin arka
bahçesindeki kümesin içine saklandı. Ancak yakalanacağını anlayınca kendi
tabancasıyla intihar etti. Abdülkadir Bey ise öküz arabasındaki bir sandığın
içinde saklanarak batı sınırına kadar gitti. Yürüyerek sınır geçmek üzereyken
jandarmalar tarafından yakalanıp yargılanmak üzere İzmir’e gönderilmiştir.(20)
Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal’e suikast yapmaya teşebbüs etmeye niyetlenenlerin yakalanmasının
ardından kapatılan Terakkiperver cumhuriyet Fırkası ve ittihatçılar hakkında da
tutuklamalar başladı.(21) Çünkü bu suikast girişimin ortaya çıkmasıyla birlikte
Başbakan İsmet İnönü Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyelerinin tutuklanmasını
talep etmişti. Başbakanın talebi üzerine savcılar tutuklama kararı çıkarttılar.(22)
Aslında savcıların ellerinde Terakkiperver üyelerini tutuklatacak hiçbir bilgi
yoktu.(23)Eski Maliye Nazırı Cavid Bey, Refet Paşa, Ali Fuad Paşa, Cafer Tayyar
Paşa, Rüştü Paşa, Ergani Mebusu İhsan Bey, Bursa Mebusu Necati Bey, İsmail
Canbulat, Sivas Mebusu Halit Turgut, Erzincan Mebusu Sabit Bey, eski Ardahan
Mebusu Hilmi Bey İstanbul’dan Gülcemal Vapuru ile İzmir’e götürüldüler. Bu
isimlerin dışında Milli mücadelede büyük yararlılıklar göstermiş olan ve
cumhuriyetin ilk muhalif partisinin başkanlığını yapan Kazım Karabekir ise 19 Haziranda
gözaltına alındı. Ancak Başbakan İsmet İnönü’nün araya girmesiyle serbest
bırakıldı.(24) Mahkeme başkanı Ali Çetinkaya’nın Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
ile görüşmesinin ardından Kazım Karabekir tekrar tutuklandı.(25) Esasen o dönem
bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklama işlemi yapılamazdı.
Ancak bu konuda Meclis Başkanı Kazım (Özalp) tutuklanan milletvekillerinin
suçüstü yakalandığını ve bu durumun iç tüzüğe uygun olduğunu açıklamıştı.(26)
Tüm bu olaylar ile birlikte Mustafa Kemal 16 Haziranda İzmir’e ayakbastı. Halkın coşkulu karşılayışı kendisini son derece memnun etmişti. Bu sevgi seline karşı bir konuşma yaptı. İşte o konuşmada yıllarca hafızlara kazınacak olan şu tarihi cümleyi sarf etmişti; “Benim naçiz vücudum, bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ve Türk milleti, güvenliğini ve mutluluğunu sağlayan ve koruyan ilkelerle uygarlık yolunda durmaksızın yürüyecektir”(27) .
Ayrıca suikast olayının duyulmasının ardından Türk halkı Mustafa Kemal’e binlerce telgraf göndererek duyduğu üzüntüyü ifade etmiştir. Buna karşı Mustafa Kemal de bir bildiri yayınlayarak halka bu teveccühünden dolayı şükranlarını sunmuştur. (28)
Gelelim
mahkeme sürecine. Aslında Mahkeme sürecini üç kısma ayırabiliriz; Birinci kısım
suikastı tertipleyenlerin yargılanması; ikinci kısım Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası üyelerinin yargılanması; üçüncü kısım ise ittihatçıların
yargılanmasıydı.
İstiklal
mahkemesinin birinci kısmı, 26 Haziran 1926 da İzmir Suikastı davasında tertipleyenleri
yargılamasıyla başladı. İlk olarak yargılanan Ziya Hurşit mahkemede suikastı
itiraf etti. Ardından yargılanan Şükrü Bey ise bütün suçlamaları reddetti. Daha
sonra diğer sanıkların yargılanması başladı.(29)
Mahkemenin
ikinci kısmı 4 Temmuz 1926 da hem milli mücadelenin başarısında pay sahibi hem
de Terakkiperver üyesi olan paşaların yargılanması başlamıştır.(30) Paşaların İstiklal
mahkemesinde yargılanması hem kamuoyunda hem de ordu içerisinde huzursuzluklara
neden olmuştu.(31) Bazı subaylar eski komutanlarının yanında olduklarını
belirtmek için sivil giyinmiş halde mahkeme salonunda bulunuyorlardı. Paşalar
her salona girdiklerinde alkışlar eşliğinde müthiş bir tezahürat yapılıyordu.(32)
13 Temmuz 1926 yılında nihai karar
açıklandı.(33) Karara göre başta suikastı planlayanlar olmak üzere15 kişin idam
edilmesine karar verildi. 13 Temmuz’u 14 Temmuz’a bağlayan gece yarısından
sonra; Şükrü Bey, Sarı Efe Edip, Ayıcı Arif Bey, Abidin Bey, Hafız Mehmed, Ziya
Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Baytar Rasim, Rüştü Paşa olmak
üzere 13 kişi idam edildi. İdam kararının çoğu İzmir hükümet konağı önünde
gerçekleşti, halka teşhir edildi. O dönemde Kara Kemal ve Abdülkadir Bey henüz
yakalanamadıkları için gıyabında bu karar verildi.(34) Yurtdışında bulunan Rauf
Bey ve Adnan (Adıvar) Beyin, yargılamaları gıyaben Ankara’da devam edilmiş ve
haklarında 10 yıl sürgün kararı verilmiştir. (35)
Milli Mücadele’nin komuta kadrosunda olan
paşalar ve Terakkiperver üyeleri olan Kazım Karabekir, Ali Fuad, Cafer Tayyar,
Refet ve Mersinli Cemal Paşalar hakkın beraat kararı verildi. İlk olarak
haklarında 10 ar yıl sürgün kararı verilen Halis Turgut ve İsmail Canbulat
karara itiraz ettiler. Bunu sonucunda tekrar mahkeme tarafından görüşülmesi
üzerine idama mahkûm edildiler. (36) Milli mücadele paşalarının beraat etme
kararının üzerinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in baskısı olduğunu söylenebilir.
Zira 18 Mart 1927 gecesi Ali Fuat Paşa ile Mustafa Kemal bir araya gelmiş
hususi bir görüşme tertip edilmişti. Bu görüşmeden sonra herkesin bulunduğu
sofrada "Paşaları senin hatırın için affettirdim." Demiştir.(37)
Mahkeme henüz sona ermemişti. Sıra mahkemenin üçüncü kısmı olan ittihatçıların yargılanmasına gelmişti. Mahkeme bu suikast davasına ittihatçılarında karıştığı görüşünü savunmaktaydı. 2 Ağustos 1926 tarihinde eski İttihatçıların duruşması başladı. Mahkemede yargılanan eski ittihatçıların tamamı önemli isimlerdi ve İttihat ve Terakki Cemiyetinde önemli görevlerde bulunmuşlardır. Bunlar; Cavid Bey,(38) Dr. Nazım, Nail Bey, Hilmi Bey, Küçük Talat Bey, Mithat Şükrü Bey, Azmi Bey, Kör Ali İhsan Bey, Nesimi Bey, Hüseyinzade Ali Bey, Eyüp Sabri Bey, Rasuhi Bey, Hamdi Baba, Hüseyin Cahid Bey, Salah Cimcoz, Vehbi Bey, Hüsnü Bey, Said, Küçük Nazım Bey, İbrahim Ethem Bey yargılanan isimlerden sadece birkaçıydı. 26 ağustosta İstiklal mahkemesi yargılamayı sona erdirdi. Dr. Nazım, Mehmed Cavid Bey, Nail ve Hilmi Beyler idama mahkûm edildiler. Diğer 37 sanık hakkında beraat kararı verildi.
Sonuç
itibariyle İzmir suikastını planlayan ve uygulama evresinde yer alan
tertipçiler idam edilmişti. Gerek milli mücadelede gerekse cumhuriyetin kuruluşuna
giden süreçte faal olarak rol oynaya paşalar mahkemede yargılanmış ve beraat etmişti.
Osmanlının son dönemlerinde iktidar olan ülkenin kaderini tayin eden kararlar
alan İttihatçılar Türkiye Cumhuriyeti devletinde yargılanarak etkileri ortadan
kaldırıldı. (39)
KAYNAKÇA
1) Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif Yayınları, İstanbul, 467
2)
Esasen Mustafa Kemal’e suikast düzenleneceği haberleri hem hükümet hem de
Mustafa Kemal’in yakın çevresi tarafında bilinmekteydi. Mustafa Kemalde
kendisine bir suikast tertip edileceğinden şüphelenmekteydi. 16 Mayıs 1919 da
İstanbul ayrılan Mustafa Kemal’in bu şehre 1928 yılında tekrar geri dönmesi bu
şüphenin bir yansımasıdır. Mehmet Kürşad Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı”, Türk Dünyası Araştırmaları, Cilt: 118 Sayı:
232 S 97-116. Sayfa 107
3) Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk, Bilgi
Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul 2017, 456
4)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı”, 107
5)
Seyfettin Aslan, Tahir Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri”,
Mukaddime, 5(1), 27-44. Sayfa 39
6)
Klaus Kreiser, Atatürk, Çeviren Dilek Zaptçıoğlu, İletişim yayınları,
İstanbul 2021. Sayfa 258, Mahmut Goloğlu, Türkiye
Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler ve Tepkileri (1924-1930), Türkiye İş Bankası
Yayınları, İstanbul 2017, Sayfa 144, Turan, Mustafa
Kemal Atatürk, 457
7)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı”, 107, Kreiser, Atatürk,
258
8)
Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler
ve Tepkileri (1924-1930), 144, Turan, Mustafa
Kemal Atatürk, 457
9)
Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler
ve Tepkileri (1924-1930), 145
10)
Turan, Mustafa Kemal Atatürk, 457
11)
Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler
ve Tepkileri (1924-1930), 148
12)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı”, 107-108
13)
Atay, Çankaya, 467
14)
Şevket Süreyya Aydemir, Tek adam,
Remzi Kitabevi, 3. Cilt, 11. Baskı,
İstanbul 1993, Sayfa 267, Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı”, 108
15)
Necdet Aysal, “Atatürk Döneminde İç Politika” Başlangıçtan Günümüze Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, ed. Temuçin Faik
Erten, Siyasal Kitabevi, Ankara 2011 Sayfa 179
16)
Bu iki isim her ihtimale karşı suikast ile bir ilgilerinin belli olmaması için
İzmir’den ayrılmışlardır. Goloğlu, Türkiye
Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler ve Tepkileri (1924-1930), 149
17)
Aslan, Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri,” 39
18)
Rıza Süreyya, Refet Bele, Halk Kitabevi,
İstanbul 2017, Sayfa 180, Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı” 108, Goloğlu,
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler ve
Tepkileri (1924-1930), 149
19)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı,” 110
20)
Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler
ve Tepkileri (1924-1930),151
21)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı,” 110
22)
Beytullah Sürücü, “İlk Bölünme: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Doğuşu”,
Turkish Business Journal. 3(6). 1-28, Sayfa 21
23)
Aslan, Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri,” 39
24)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı,” 110
25) Süreyya, Refet
Bele, 181
26) Kreiser, Atatürk,
258
27)
Aslan, Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri,” 40 Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1 Devrimler ve
Tepkileri (1924-1930), 146
28)
Enver Karatekin, Devrim Tarihi Ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi, Sinan Yayınları,
İstanbul 1973, Sayfa 201
29)
Aslan, Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri,” 40
30)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı,” 111
31)
Aslan, Dündar, “Cumhuriyet Döneminde İstiklal Mahkemeleri,” 41
32) Süreyya, Refet
Bele, 188
33)
“Üç Aliler Divanı” olarak anılan (Kılıç Ali, Necip Ali, Kel Ali (Ali Çetinkaya)
istiklal mahkemesi çokta usule uymayan bir yargılama metodu takip etmiştir. İlber
Ortaylı, Atatürk ve Dünyası, Kronik Kitap 1. Baskı, İstanbul 2023, Sayfa
260
34) Kara Kemal yakalanmamak için
intihar etti. Abdülkadir Bey ise 23 Ağustosta yakalanmış, 25 Ağustos tarihinde
sorgulanmış ve 31 Ağustos’u 1 Eylüle bağlayan gece idam edilmiştir. Yavan, “İttihatçılar
Ve İzmir Suikastı,” 112
35) Habip Kocaman, Mustafa Ceylan, “Türkiye
Cumhuriyetinin İlk Muhalefet Fırkası: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”, Yasama
Dergisi, Sayı 34, 5-23, Sayfa 16
36) Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir
Suikastı,” 112
37)
Süreyya, Refet Bele, 189, Aydemir, Tek adam, 275
38)
Cavit beyin suikast ile bir ilgisi yoktur, kesin olarak suikast tertip edecek
kadronun içinde yer almamıştır. Ortaylı,
Atatürk ve Dünyası, 260
39)
Yavan, “İttihatçılar Ve İzmir Suikastı,” 113
Yorumlar
Yorum Gönder